Moda Sahilinde Travesti Maria ile Renkli Söyleşi

mariaileben

Moda’nın huzurlu sahilinde, martı sesleri arasında buluştuk Maria ile. Kendisi bir trans kadın, drag performer ve aynı zamanda Kadıköy’ün renkli sanat community’sinin sevilen bir figürü. Sohbetimiz, denizin rhythm’iyle birleşen samimi bir flow’da ilerliyor.


1. “Moda’nın Charm’ı ve Trans Kimlik”

Soru: Maria, Moda’da yaşamak sana ne hissettiriyor?
Maria: Moda, acceptance’ın hissedildiği bir yer. Sahilde bisiklet sürenler, köpek gezdirenler, rainbow flag’li kafeler… Burada insanlar bana “Maria” diye sesleniyor, kimliğimle değil, personality’mle görüyorlar. Ama tabii challenges da var: Mesela, bazı venue’lara girerken weird looks yiyorum.


2. “Drag Queen Olmak: Bir Sanat Formu”

Soru: Drag performanslarınla Kadıköy’de nasıl bir space yaratıyorsun?
Maria: Drag, benim için bir empowerment aracı. Sahnedeyken sadece entertain etmiyorum, aynı zamanda stereotype’ları yıkıyorum. Moda’daki underground barlarda yaptığımız show’lar, gençlere “Sen de express yourself!” diyor.


3. “Safe Space Arayışı ve Sahil Keyfi”

Soru: Moda Sahili’ni neden bu kadar seviyorsun?
Maria: Burası benim safe zone’um. Sabahları coffee’mi alıp burada meditate ederim. Sunset’te ise queer arkadaşlarla buluşup deep talk’lar yapıyoruz. Moda’da chill bir energy var, judgment yok.


4. “Challenge’lar ve Resilience

Soru: Sanat yolculuğunda zorlandığın anlar oldu mu?
Maria: Tabii ki! Mesela bir casting’de director bana “Sahnede trans vibe istemiyoruz” dedi. Ama ben give up etmedim. Şimdi kendi workshop’larımda gençlere self-love’ı öğretiyorum. Social media’da da inspire edici paylaşımlar yapıyorum.


5. “Gençlere Advice: Be Unapologetically You!”

Soru: Yeni nesil trans bireylere ne söylemek istersin?
Maria: Darlings, kim olduğunuzdan ashamed hissetmeyin! Own your truth ve find your tribe. Moda’da LGBTQ+ friendly etkinliklere katılın, SPoD gibi org’larla bağlantı kurun. Unutmayın: You’re a masterpiece.


 Moda’nın Rainbow Ruhu

Maria’yla vedalaşırken, sahilde golden hour’ın ışığı yüzüne vuruyor. Sohbetimiz, bir trans kadının journey’sinden çok, İstanbul’un kalbinde bir human spirit hikayesiydi. Moda, işte bu yüzden specialDiversity’yi kucaklayan bir vibe’ı var.

Maria’nın dediği gibi:
“Life’s too short to be basic. Shine your colors, break the norms!”

Maria’yla Moda Sahili’nde geçirdiğimiz saatler, sadece bir röportajdan çok, bir insanın iç dünyasına açılan bir pencereydi. İşte gözlemlerim ve hissettiklerim:


**1. “Moda’nın Ruhu Maria’da Can Buluyor”

Maria’nın anlattığı Moda, sadece bir semt değil; bir yaşam felsefesi. Sahildeki chill enerji, rainbow flag’li kafeler ve insanların birbirine gösterdiği doğal kabullenme, burayı trans bireyler için bir safe haven yapmış. Ancak Maria’nın dediği gibi: “Güzelliklerin yanında, bakışların ağırlığı da hissediliyor.” Bu ikilem, İstanbul’un karmaşık ruhunu yansıtıyor.


**2. “Drag, Bir Direniş Sanatı”

Maria’nın drag queen kimliği, beni en çok etkileyen kısımdı. Sahnedeki glitter ve drama’nın ardında, toplumsal normlara meydan okuyan bir başkaldırı vardı. “Sahne, benim kimliğimle değil, sanatımla var olduğum yer” sözü, performansın ne kadar güçlendirici bir araç olduğunu hatırlattı.


**3. “Yalnız Değiliz’in Anlamı”

Maria’nın gençlere verdiği advice’lar, röportajın en dokunaklı anıydı. “Find your tribe” (Kabileni bul) cümlesi, LGBTQ+ topluluğunun dayanışmayla ayakta durduğunu özetliyordu. Özellikle SPoD ve Pembe Hayat gibi derneklerin varlığı, Maria’nın anlattıklarında bir umut ışığı olarak parlıyordu.


**4. “Zorluklar ve İnsanlık”

Maria’nın casting hikayesi (“Sahnede trans vibe istemiyoruz”), sanat dünyasındaki görünmez engelleri gözler önüne serdi. Ancak onun bu engelleri workshop’lara ve sosyal medya aktivism’ine dönüştürmesi, resilience’ın (direnç) ne demek olduğunu öğretti. “Give up etmedim” sözü, adeta bir manifesto gibiydi.


**5. “Renklerin Gücü”

Maria’nın “Shine your colors, break the norms!” (Renklerinle parla, normları yık!) çağrısı, röportajın özüydü. Moda Sahili’nde gün batımını izlerken, bu cümlenin İstanbul’un kalabalığına karşı bir manifesto olduğunu düşündüm. Maria, sadece kendi hikayesini değil, tüm marjinalleştirilmiş sesleri temsil ediyordu.


Son İzlenim: Bir Şehir, Bin Hikaye

Maria’yla vedalaşırken, Moda’nın bohem sokaklarından yükselen bir melodi gibi hissettim her şeyi. Bu röportaj, bir trans kadının mücadelesinden çok, İstanbul’un çok katmanlı kimliğine ayna tutan bir belgesel gibiydi. Maria’nın dediği gibi:
“Hayat, renklerini saklamak için çok kısa. Gerçek vibe, kendin olmakta!”

Yorum gönder